Document

Risale-i Nur
NEDİR?
Risale-i Nur, Bediüzzaman Said Nursî'nin kaleme aldığı ve İslam'ın hakikatlerini akıl, bilim ve iman ışığında anlatan derin bir külliyattır. Bu eser, Kur’an’ı daha iyi anlamak, iman hakikatlerini keşfetmek ve insanları manevi olgunluğa yönlendirmek amacıyla yazılmıştır. Said Nursî, Risale-i Nur ile din ve akıl arasında hiçbir çelişki olmadığını savunur, imanla bilimin birbirini tamamladığını gösterir. Risale-i Nur, sadece dini bilgileri aktarmakla kalmaz; insanları doğru yaşama, vicdanlı ve erdemli bireyler olmaya teşvik eder. Bediüzzaman, bu eserlerinde İslam’ı akıl yoluyla savunur ve toplumu aydınlatmayı hedefler. Her bir risale, bireylerin imanını güçlendirmeyi, onları içsel huzura kavuşturmayı ve adaletli bir toplum oluşturmayı amaçlar. Bediüzzaman’ın en büyük gayesi, Risale-i Nur ile insanların kalp ve akıllarını aydınlatarak, onlara gerçek özgürlüğü ve huzuru sunmaktır. risale
Medresetü'z-Zehra Projesi
Medresetüzzehra, Bediüzzaman Said Nursî’nin eğitim ve öğretimle ilgili en önemli projelerinden biridir. Medresetüzzehra, sadece bir okul değil, aynı zamanda bir medeniyetin, bir toplumun yeniden dirilişi için temeller atmayı amaçlayan bir fikirdir. Bediüzzaman, Medresetüzzehra’yı, İslam’ın hakikatleri ile modern bilimi, akıl ile imanı birleştirecek bir eğitim kurumu olarak tasavvur etti. Bu okul, çağın gerekliliklerine uygun, fakat İslam’ın temel öğretilerinden ödün vermeyen bir eğitim anlayışına dayanıyordu. Medresetüzzehra projesi, Said Nursî’nin, gençlerin hem maddi hem de manevi anlamda en yüksek seviyeye ulaşmalarını sağlamak için önerdiği eğitim sistemini simgeler. Bu proje, sadece bireysel başarıya değil, toplumun genel ahlaki ve manevi kalkınmasına hizmet edecek bir eğitim modelini ifade eder. Medresetüzzehra’da eğitim, yalnızca teorik bilgiyle sınırlı kalmaz, insan olmanın erdemleri ve topluma faydalı bireyler yetiştirmek ön planda olurdu. Bediüzzaman’ın hayalindeki Medresetüzzehra, fiziksel olarak büyük bir eğitim kurumundan çok, toplumda iman, ilim, ahlak ve erdem ekseninde sağlam bir yapının inşasıydı. Bu okul, Batı’nın dar görüşlü materyalist düşüncelerine karşı, İslam’ın bilimsel bakış açısını ve inanç sistemini savunan bir eğitim müessesesi olarak önerilmiştir. Maalesef, Medresetüzzehra'nın tam anlamıyla hayata geçmesi, Said Nursî’nin yaşadığı dönemde mümkün olmamıştır. Gayemiz en hayırlı zamanda gerçekleşmesidir.
HUZME